Bebeklerin ne zaman ve nasıl bir öz benlik duygusu geliştirdiğini anlamak, çocuk psikolojisinin büyüleyici bir alanıdır. Öz farkındalık, kişinin diğerlerinden ayrı bir birey olarak var olduğunu anlama, bebeklikte ortaya çıkmaya başlar ve çocukluk boyunca gelişmeye devam eder. Bu erken göstergelerin farkına varmak, ebeveynlerin ve bakıcıların çocuklarının bilişsel ve duygusal gelişimini desteklemelerini sağlar. Bu makale, bebeğinizde öz farkındalığın gelişimini işaret eden temel kilometre taşlarını ve davranışları inceler.
Rouge Testi ve Kendini Tanıma
Öz farkındalığı değerlendirmek için klasik bir deney, allık testidir. Bu, bir çocuğun yüzüne, onun haberi olmadan bir allık (veya herhangi bir fark edilebilir işaret) koymayı içerir. Daha sonra çocuk bir aynanın önüne yerleştirilir. Çocuk kendi yüzüne dokunursa ve lekeyi çıkarmaya çalışırsa, bu, yansımayı kendisi olarak tanıdığını gösterir. Bu genellikle 18 aylıkken gerçekleşir.
Bu yaştan önce, bebekler yansımayı başka bir bebek olarak görebilirler. Gülümseyebilir, gevezelik edebilir veya hatta aynadaki “diğer” bebeğe dokunmak için uzanabilirler. Bu davranış sosyal ilgiyi gösterir ancak mutlaka kendini tanıma anlamına gelmez.
Rouge testinin başarısı önemli bir dönüm noktasıdır. Kişinin kendi fiziksel formunu anlamada bilişsel bir sıçramayı gösterir.
Zamirlerin Kullanımı: “Ben” ve “Benim”
Bir çocuğun zamirleri kullanma biçimi, aynı zamanda öz farkındalığın geliştiğini de gösterebilir. Rouge testini geçmeye başladıkları sıralarda, çocuklar kendilerinden ve sahip oldukları şeylerden bahsederken “ben” ve “benim” ifadelerini kullanmaya başlarlar. Bu dilsel değişim önemli bir adımdır.
Başlangıçta, çocuklar kendilerinden isimleriyle bahsedebilirler. Örneğin, bir çocuk “Lily oyuncağı istiyor.” diyebilir. “Ben” veya “benim” kullanımına geçiş, kendilerini ayrı bir birey olarak anladıklarını gösterir.
Benzer şekilde, “benim” sahiplik zamiri bir sahiplik ve ayrı olma duygusunu yansıtır. Ait olma kavramını ve nesnelerle ilgili kendi kimliklerini anladıklarını gösterir.
Duyguları ve Empatiyi Anlamak
Öz farkındalık arttıkça, bebekler kendi duygularını ve ardından başkalarının duygularını anlamaya başlar. Bu artan empati, sosyal ve duygusal gelişimin temel bir göstergesidir. Bir çocuğun başkalarının duygularına nasıl tepki verdiğini gözlemlemek, kendi kendini anlamalarına dair içgörüler sağlar.
Örneğin, ağlayan başka bir çocuğu rahatlatan bir bebek empati gösteriyor. Bu, diğer çocuğun sıkıntısını tanıyıp onunla ilişki kurabildiklerini gösteriyor. Bu, kendi duygularını diğerlerinden ayırt etmek için belirli bir düzeyde öz farkındalık gerektirir.
Bebekler ayrıca daha geniş bir yelpazede duygusal ifadeler sergilemeye başlarlar. Sevinci, üzüntüyü, öfkeyi ve hayal kırıklığını daha belirgin bir şekilde gösterebilirler. Bu duygusal karmaşıklık, içsel durumlarına dair daha derin bir anlayışı yansıtır.
Taklit ve Rol Yapma
Taklit, öğrenme ve gelişimin temel bir yönüdür. Bebekler daha fazla öz-farkındalığa sahip oldukça, taklit davranışları daha karmaşık hale gelir. Sadece eylemleri değil, aynı zamanda başkalarında gözlemledikleri rolleri ve davranışları da taklit etmeye başlarlar. Bu, öz-anlama ile yakından bağlantılıdır.
Örneğin, bir yürümeye başlayan çocuk ebeveyni gibi akşam yemeği pişiriyormuş gibi davranabilir veya bir yetişkinin yaptığını gördüğü gibi oyuncak bir telefonda konuşabilir. Bu rol yapma, farklı rolleri ve kimlikleri içselleştirdiklerini ve anladıklarını gösterir.
Bebekler taklit yoluyla kendi benlik duygusunu keşfeder ve tanımlar. Farklı varoluş biçimlerini deneyimliyor ve dünyadaki yerlerini anlıyorlar. Bu, güçlü bir kimlik duygusu geliştirmenin önemli bir parçasıdır.
Nesne Kalıcılığı ve Öz-Süreklilik
Nesne kalıcılığı, nesnelerin görüş alanının dışında olsalar bile var olmaya devam ettikleri anlayışı, öz farkındalığın öncüsüdür. Öz tanımadan daha erken gelişir ancak öz’ü sürekli bir varlık olarak anlamak için elzemdir. Bu anlayış, istikrarlı bir öz duygusu oluşturmak için çok önemlidir.
Bir bebek bir oyuncağın battaniyenin altında saklı olsa bile hala var olduğunu anladığında, zamanla kendisinin de var olmaya devam ettiğini anlamak için bilişsel bir temel geliştiriyor demektir. Bu öz-süreklilik kavramı, tutarlı bir kimlik geliştirmek için olmazsa olmazdır.
Nesne kalıcılığı olmadan, tutarlı bir benlik fikrini kavramak zor olurdu. Geçmiş deneyimleri hatırlama ve gelecektekileri tahmin etme yeteneği, sürekli varoluşun bu temel anlayışına dayanır.
İsimlerine Yanıt Vermek
Öz farkındalığın gelişmesinin en erken belirtilerinden biri, bir bebeğin kendi adını tanıma ve ona yanıt verme yeteneğidir. Bu genellikle 6 ila 9 aylıkken ortaya çıkar. Belirli bir sesi kendi kimliğiyle ilişkilendirmeye başladıklarını gösterir.
Bir bebek ismi söylendiğinde sürekli başını çevirdiğinde veya göz teması kurduğunda, ismin kendisine atıfta bulunduğunu anladığını gösterir. Bu, bir benlik duygusu geliştirmede önemli bir adımdır.
Ebeveynler, bebeğin ismini sık sık olumlu ve ilgi çekici bir şekilde kullanarak bunu teşvik edebilirler. Bu, bebeğin ismini olumlu etkileşimlerle ilişkilendirmesine ve kendi kimliğiyle daha güçlü bir bağ kurmasına yardımcı olur.
Kişisel Alanı Anlamak
Öz farkındalığın gelişimi aynı zamanda kişisel alan kavramını anlamayı da içerir. Bebekler büyüdükçe kendi bedenlerinin sınırlarını ve kapladığı alanı anlamaya başlarlar. Bu anlayış, etraflarındaki dünyayla etkileşim kurmak için olmazsa olmazdır.
Örneğin, bir yürümeye başlayan çocuk kendi rızası olmadan dokunulmaya veya hareket ettirilmeye karşı koyabilir. Bu, kendi bedeninin ve kapladığı alanın farkında olduğunu ve onu kontrol etme hakkına sahip olduğunu gösterir. Bu, büyüyen özerkliğin ve öz farkındalığın bir işaretidir.
Ebeveynler, çocuğun kişisel alanına saygı göstererek ve dokunmadan veya hareket ettirmeden önce izin isteyerek bu gelişimi destekleyebilirler. Bu, çocuğun kendi bedeni ve alanı üzerinde bir sahiplik duygusu geliştirmesine yardımcı olur.
Sıkça Sorulan Sorular
Bebeklerde öz farkındalık genellikle ne zaman gelişir?
Öz farkındalık, bebeklikte kademeli olarak ortaya çıkmaya başlar ve önemli dönüm noktaları 18 aylık yaş civarında gerçekleşir. Bu aşamada öz farkındalığı değerlendirmek için genellikle rouge testi kullanılır.
Rouge testi nedir ve öz farkındalığı nasıl gösterir?
Ruj testi, bir çocuğun yüzüne bir miktar ruj sürülmesini ve bir aynanın önünde tepkisinin gözlemlenmesini içerir. Çocuk lekeyi çıkarmak için kendi yüzüne dokunursa, bu yansımayı kendisi olarak tanıdığını ve öz farkındalığını gösterdiğini gösterir.
Bebeklerde dil gelişimi öz farkındalıkla nasıl ilişkilidir?
“Ben” ve “benimki” gibi zamirlerin kullanımı, kişinin kendisini ayrı bir birey olarak giderek daha iyi anladığını gösterir. Bu dilsel değişim, sıklıkla öz farkındalığın diğer göstergeleriyle örtüşür.
Empati, öz farkındalığın gelişmesinde nasıl bir rol oynar?
Empati, başkalarının duygularını anlama ve paylaşma yeteneği, öz farkındalıkla yakından bağlantılıdır. Başkalarının duygularını tanımak ve onlara yanıt vermek, kişinin kendi duygusal durumunu ve diğerlerinden farkını anlamayı gerektirir.
Ebeveynler bebeklerinde öz farkındalık gelişimini nasıl destekleyebilirler?
Ebeveynler, bebeğin ismini sık sık kullanarak, taklit ve rol yapmayı teşvik ederek, kişisel alanına saygı göstererek, duygusal ifade ve anlayışı destekleyerek öz farkındalığı destekleyebilirler.